29 Kasım 2015 Pazar

Datça / Marmaris

Biliyorum çok uzun zaman olmuş aslında Eylül ayında gittiğim tatilimi şimdi yazıyorum. 
Aslında her şeyin bir zamanı vardır ya...
İşte bu da böyle bir şey. 
Yazmanın da görmenin de her şeyin.. Belki de tesadüflerin bile bir zamanı vardır. 

Eğer Datça'ya gidecekseniz kesinlikle uçakla gidin ben sanırım araçla gitmelerden sıkıldım...
Bilmiyorum, yorucu işte :)

Gerçi şunu da söyliyim Datça'ya gidince sadece merkezini görüpte gezmeden gelmeniz, Datça'yı hiç tanıyamayacağınız anlamına gelir..

Çünkü Datça ve çevresinde yer alan tüm o sahilleri, koyları, köyleri görmeniz gerekiyor. 

İşte size bir ufak bir öneri: TIK TIK  .. Bütün koyları, plajları görün her biri birer güzellik...

Denizi pırıl pırıl... Türkiye'm gerçekten cennetten köşelere sahip; insan bazen kendini bu ülkenin içerisinde bulunmaktan o nefret ettiği anlardan bir parça olsun sıyırabiliyorsa işte bu cennet gibi yerlerin güzelliğindendir. 

Tabi koruması bize düşer...! 

En çok Palamutbükü'nü beğendim neden bilmiyorum çünkü her yeri ayrı bir güzellik sakinlik dinginlik...

Bir de önemli bir dönüm noktası yaşadığım günlerdi o zamanlar, iyi ki de orda olmuş sanırım insan sabrını zorlayan zamanlarda böyle bir yer de olması büyük bir şans ve tesadüf..

Dedim ya.. Tesadüflerin bile bir zamanı var... 

































6 Ekim 2015 Salı

Ve Hoşgeldin: 1.Yıl..

Hoşgeldin...
Iyi ki geldin...

Son 1 yılda belki benim gördüğümü gördün, belki hissettiğimi hissettin...

Bu daha emekleme... Yürümek ve hatta koşmak istiyorum...

Nice yillara, nice keşiflere... Görmenin, kesfetmenin ve bu anlari biriktirmenin inanilmaz huzuru ve mutluluguyla, tekrar hoşgeldin...

Yolum uzun haydi bana -şimdilik- müsade.
Yakinda Datça postuyla görüşmek  üzere...

Sevgiler...






10 Eylül 2015 Perşembe

Buruk bir EFES gezisi yazısı...

Evet başlıktan da anlaşılacağı gibi buruk bir yazı olucak bu yazı..
Bayramda (16-19 Temmuz 2015) Efes'te olmamıza rağmen, hergün aldığımız şehit haberleri yada diğer tüm kötü haberler sürekli yazımı ertelememe neden oldu. Erteledim erteledim... Ne yazık ki dün dahi felaketle sonuçlanan ve bir çok şehit verdiğimiz haberleri almaya devam ettik... Ben ve diğer bir çok arkadaşım blogtan yada diğer sosyal medya kanallarından isyan ederken diğer bir kısım insanlar hayatlarına hiç bir şey olmamış gibi devam etmeleri ne acı... Tam olarak içime sinmeyecek bu yazı belki sonradan güncelleme yaparım.
______________________________o________________________________________

Bayram da sevgili öğretmen arkadaşım Cansu'nun önerisiyle Efes'e gitmeye karar verdik. Aslında İzmir'in güzel ilçesi Selçuk'a desem daha doğru olucak. Öğretmen evinde kalacak ve Şirince'yi Efes'i Yediuyurlar'ı görücektik.




Tabi zaman kısıtlı sadece 3 günde gezebildiğimiz görebildiğimiz kadar yer gezdik. Yetmedi bence İzmir'i Selçuğu ve Efes'i görmek için kesinlikle yetmez de.


Eğer siz gidecekseniz kesinlikle 10 gün ayırın derim. Hem rahat rahat gezersiniz hemde dinlenir deniz, kum ve güneşin tadını doya doya çıkarırsınız.


İlk önce yolculuktan başlayalım...

İstanbul'dan İzmir'e otobüs yolculuğu ile (bayramda!) bol trafikli aksamalı bir yolculukla vardık İzmir'e. Yolda hiç uyku tutmaz çok yorulurum ama yinede severim otobüs yolculuklarını... Netice de gitmek duygusu iyi gelir herkese..

Önce İzmir, İzmir otogarında minübuslerın sıralandığı İzmir'in tabir-i caizse dörtbir yanına giden minübüsleriyle de Selçuğa ulaştık.(Minübüs 10TL olması gerek)



Açıkçası Selçuk İlçesini çok çok beğendik. Gerçekten küçük fakat dolu dolu bir ilçe. Herşeye yürüme mesafesinde ulaştık. Tarih ve yaşam bir arada... Bir tarafa bakıyoruz surlar ve kale diğer tarafta oteli, barları, restaurantları... Daha ne olsun:)



Hemen üzerimizi değişip ufak bir tur attık. Karnımızı doyurduk (gözleme güzeldi:) ) Dikkatimizi çeken surlara ve tren istasyonuna şöyle bir göz attık.


Uzun lafın kısası bizimkilerle ertesi gün önce Şirince daha sonrasında Efes'i gezmek için karar verdik.

(siz sakın aynı gün iki yeri birden gezmeyin zira Efes'i gezmek başlı başına bir olay ve sabah saatleri gidilmesi gerek)

Şirince'ye merkezden kalkan mibüsler var. Kısa bir sürede çevreyi izleye izleye Şirince'ye varabilirsiniz (Minübüs 6TL olması gerek)

Adı gibi şirin mis gibi havası olan bir yer. Güzel bir kahvaltı yapıp çevreyi gezebilirsiniz. Biz Hanımağa'nın Yeri'nde kahvaltımızı yaptık:) Bahçesinde tavşanlar vardı ve çok tatlı bir tavşan da kahvaltıda bize eşlik etti. :) (Kahvaltı 20-25TL)


Şirince'den sonra Efes'e indik. Güneş tam tepede olmasından dolayı (siz sabah erkenden gidin olur mu?)ve Efes tamamen açık alan olması nedeniyle yanınıza almanız gerekenleri sayıyorum ; güneş kremi, şapka, bol su (içerde büfe vs yok tabiki), rahat ayakkabılar ve kıyafetler... ( Efes'e giriş: girişte müze kart çıkartabilirsiniz 40TL)



Ve Efes... Tek kelime ile mükemmel... Ne anlatsam nasıl anlatsam dört bir tarafı tarih, kültür, sanat akıyo... Herkesin bir kere gidip görmesi gerekiyor... Hele ki Arkeoloji-Tarih seviyorsanız.Güneş tepemizi kavurdu resmen ama olsun değerdi :)


Yanlız Efes'ten taksiler diğer bölgelere bence pahalı ama zamanınız varsa Meryem Ana'yı ve Yedi Uyurlar'ı gezebilirsiniz. Kesinlikle Efes-Selçuk-Meryem Ana'yı gezmek çok çok keyifli.



Bunun yanı sıra Artemis Tapınağı'nın bulunduğu bölgeye de indik. Açıkçası göremediğim tarihten çok fazla bir şey hissedemedim. Sadece bizim ülkemizde böyle bir eserin var olmuş olması bile yeterlidir bence.



Selçuğun içerisinde görülmesi gereken yerler; Ayasuluk tepesinde kale ve St. Jean Kilisesi, ilçe içerisinde Su kemerleri, müze vs. mutlaka görün derim. Ayrıca Pamucak sahiline inip serin denizine dalmadan gelmeyin sakın:) (Şejlong-Şemsiye=20TL)



 


Neticede Selçuk - Efes - Şirince bu kısa zaman zarfında bile çok çok güzel bir tatildi.


Umarım herkes bir gün görebilir..

Sevgilerimle.

25 Nisan 2015 Cumartesi

Büyükada - Ayayorgi (23 Nisan 2015)

Merhaba,
İş yaşamım boyunca genelde tatil günlerinde de çalıştığım için bir türlü yapmaya fırsat bulamadığım bir şeyi bu 23 Nisan'da gerçekleştirmiş oldum. Bir kere bunun sevinci ayrı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olmasının yeri ayrı ve bu günde Büyükada'da Ayayorgi'de dilekler dilemenin yeri çok çok ayrı bir heycanı, yeri vardı bende... hepsini aynı günde yaşamış olduk. 
Bu günlerin anlam ve önemini belki biliyorsunuz ama tekrar okuyabilirsiniz..(23 Nisan 1920 - Büyükada(Ayayorgi)




















Açıkçası bu kadar sevinmenin ardında üzülmedim de değil zira Büyükada'da atların yaşadığı eziyeti hepimiz biliyoruz. O atlara binmemeyi tercih edebiliriz.. Bu kesinlikle bir tercih olmalı, zaten genci yaşlısı herkes Ayayorgi tepesine yağmura rağmen yürüdü. Atlı taşımayı tercih edenlere de lafım yok ama hayvanlara zarar vermeden yapılmasının bir yolu olmalı kesinlikle..



Bir kere her dinden, her kültürden insan olması, ilahilerin, dua edenlerin, ellerini semaya açanların yada incil dağıtanların, gitarını almış çeşitli ilahiler eşliğinde insanları karşılayanların, çocukların-büyüklerin olması her tür insanın orda bulunması beni çok çok güçlü kıldı. Kendimi çok iyi hissettiğimi söyleyebilirim. Tabi ki herkes için aynı şeyi söyleyemem; yağmur yağması bazılarının hoşuna gitmemiş olabilir. :) Fakat öğleden sonra çok güzel bir hava vardı.



Tepeye kadar iplerimizi çektik( benim ki az bir yol kala bitti gerçi :) ), mumlarımızı alıp dileklerimizi diledik. aşağıya doğru inerken sonunda yağmur kesilip güzel havanın müjdesini verdi. Bizde hemen Dilburnu Piknik Alanına saptık tabi. Arkadaşım mangal yapmayı kafasına koyunca gidip malzemelerini aldı. Bu piknik alanını herkes bilir eminim ailecek yada arkadaşlarla hafta sonunu değerlendirebileceğiniz çok rahat ve ferah bir yer. Giriş ücreti ve mangal için bir ücret ödedikten sonra istediğiniz herşeyi getirip pikniğinizi güzelce yapabilirsiniz. 








E her güzel günün bir bitişi vardır... Sonunda kendimizi vapura yorgun argın ama güzel bir gün geçirmiş olarak attık... Her gün yeni bir gün...Dünya üzerinde herkesin böyle güzel, sakin huzurlu bir gün geçirmesi dileğiyle... 

Sevgilerimle...

22 Mart 2015 Pazar

Zentangle - Mandala - kafana göre çizim :)

Sizde telefonda konuşurken yada birini dinlerken kağıdınıza, defterinize bir sürü şey çizenlerden misiniz? :) evet diyorsunuzdur kesin...

İşte böyle böyle çizim yapayım şekil çizeyim efendim derken zentangle'a merak sardım.
tabi ki daha çok çok başındayım, öğreniyorum. Bu benim için bir hobi. Yalnızca çok eğlenceli, kafa dağıtıcı iyi bir hobi.:)

Çizin çizin rahatlayın derim. Bakın hatta şurda da (kaynak) ne güzel anlatmışlar örnekler vermişler. 
Hiç zor değil hadi şimdiden kağıt kalemi alın başlayın çizmeye :)







Yardımcı olabilecek bir kaynak ...
Bunlar da benim çizdiklerim :) hepinize güzel yaratıcı, huzurlu günler dilerim.

Bunlar da benim karaladıklarım : 




 

 

Sevgiler...