13 Ekim 2017 Cuma

Eminönü

Hani bazen insanın kafası eser de bir yerlere kaçmak ister, fakat uzağa da gidemez ya...
İşte o zamanlar da tavsiyem Eminönü-Kapalıçarşı filan oralara gidin derim.

Gerçi size pahalıya da patlayabilir sonra demeyin ah vah gitti paracıklar.
İllaki alış-veriş yaptırır Eminönü insana...

Ya kahve-lokum-çerez alırsınız ya da altın-gümüş-ziynet eşyası...
Sadece gezip dolaşıp bide karnını doyurarak gelirsen amenna.. :)

Fakat bir nokta var ki o güzel tarihimiz böyle mi kalacak oralara hiç restorasyon gelmiyecek mi?
Binalar hep böyle yıkık dökük mü kalıcak derseniz ben hiç konuşmıyım derim.

Bayramda sakın gitmeyin benim gibi Kapalıçarşının kapısında kalakalırsınız :) Normal bir gunde erkenden gıdın gezın aksama kalmadan donun derım :)

İşte görseller ♥







♥ Sen ne tatlısın Bozcaada! ♥

Bozcaada'ya günübirlik gidenler anlamıştır.
Bozcaada 1 günlük yer değil, birkaç gün yaşamak lazım doya doya.

Şarköy'den günlük turlarla gezmek için Bozcada'yı seçtim.
Niye? Çünkü ben illa Ayazma Plajı'nı görücem dedim. İyi ki de gitmişiz.

Yanlız çok hızlı dolaşmak fotoğraf çekmek zorunda kaldım. Biraz daha içime sine sine sokakları dolaşmak isterdim.

Bu arada bir soru biz çok hızlı gezdiğimiz için sadece Ayazmada girebildik denize (ben cesaretlı olup yuzenlerdenım tabı dıger aıle fertlerı gırıp cıktılar sadece haha:)
Adanın her yeri mi böyle ? Bilenler söylesin :)

Ada'da yaptıklarımıza kısaca bakarsak ;
Ayazma'da denize girmek..
Çiçek Pastanesinden Bademli, Damlasakızlı ve Damakçatlatan kurabiyelerinden tatmak..
Şarap almak/tatmak...
Dondurma yemek (mutlaka)
Sokaklarını tek tek gezmek :)
Ve daha bir sürü ayrıntı, renk, görsel şölen..:)














* Fotoğraflar Canon 750D ile çekilmiştir. 
* Tur ücreti 60 TLdir. Şarköy 


İzmir / Mordoğan ♥☺♥

Merhaba,

Uzun zamandır yazmayıp da tembellik edince bi gazla şimdi üç postu peşpeşe atıcam.. şaşırmayın.. :)

Nerelere gittim nereleri gördüm... Çoğu güzel hatıra var kafamda bu bile beni çok mutlu ediyor.. Fotoğraflarla dolu bir sandık gibi... Paylaşmasamda benimle birlikte.. Fakat kimsenin okumayacağını bilsem bile içinde bir yerlerde yazma gösterme arzusu taşıyorum :)

Neyse ben yine tatil planları yapmayıp izin günlerim yaklaşınca kırk tane düşünce arasından birinin öne çıkmasını bekleyip en sonunda mantıklı gelene bodoslama gittim.

Daha önce hiç duymadım, birinden tavsiye almadım.
Ki çoğu tatilim yada gideceğim yerde öyle oluyor. Spontane gelişmesini seviyorum sanırım.

İzmir / Mordoğan : İnternette sanırım 135648723 tane saçma şey okudum.
İyi şeyler de okudum. İnsanlar neden bu kadar mutsuz ve ön yargılı...
Hiç bir zaman anlamıycam bilesiniz.

Biz Mordoğan'a İstanbul'dan 7 saatte Osmangazi köprüsünü kullanarak gittik.
Bence havası doğası muhteşem fakat gelişmesi gereken konuları olan bir bölge... Ama gelişirken betonlaşsın demiyorum. O ayrı...

Biz Mordoğan - Morkoyun Kamp'ta kaldık. Uygun fakat arabasız gidenler için pek uygun olmadığını düşünüyorum.
Arabasız gidecekseniz Alya Beach'i tavsiye ediyorum.

Ama havası, o küçücük kasaba olmasından kaynaklı samimiyeti, sakinliği ve huzuru herşeye değer kesinlikle...
(Cırcır böcekleri hariç :)

Sizi görsellerle başbaşa bırakayım fakat son bir şey daha ekliyeyim umarım Mordoğan içerindeki yol çalışmaları bitmiştir.

Gerçekten heryer toz toprak içerisinde ve sivrisinekler her yerde kol geziyor. :(

Sevgiler.








Mordoğan Kamp: Ikı kişi 130TL Kahvaltı dahil
Alya Beach : Ikı kişi 200TL Kahvaltı dahil
Beach girişleri : 30 TL büyük şemsiyeli
Yemek için hiç düşünmeyin Mordoğan Merkezde pidecisinden gözlemecisine, dondurmacı vs herşey çok güzel ve uygun fiyatlı...

Siz sadece güzel gözlerinizle bakmayı bilin yeter..


15 Mayıs 2017 Pazartesi

Doğum günüm :)

Doğum günüm de bu manzaralardan uzak kalamazdim.. Doğadan, denizden uzak yaşayamam... ayrı düşünemem kendimi...

Attik kendimizi deniz kenarına.. 
Su buz gibiydi ama ayağımız değdi sonuçta...  

Sizde henüz daha sakinken uğramak isterseniz... burası Uzunya...

Sevgiler...







28 Mart 2017 Salı

Birazda kitap...

Şimdi tamamen tavsiyesiz, bilgim olmadan, tesadüfen (aslına bakarsanız hepsi aynı kapıya çıkar ama) aldığım kitaplardan bahsetmek istiyorum.

Hele bu kitapların ruhuma işleyen kitaplar olması beni benden alır, tadından yenmez...
Böyle zamanları bir tek ben sevmiyorumdur eminim :)

Başlayalım o zaman;

Fernando Pessoa - Anlamaktan Yoruldum 
Yorum: Alın bu kitabı ve benim gibi başucunuza koyun. Uzun uzadıya şöyle duygusunu geçirmiş böyle işlemiş diyemem herkesin algısı neticede farklı o zaman birkaç ayrıntı paylaşalım kitaptan.

"Fakat Tanrı'ya şükürler olsun ki dünya kusurlarla dolu, çünkü kusurlu olmak da önemlidir; hatalı insanların varlığı özgün bir durumdur, hasta insanların varlığı da dünyayı ilgi çekici yapar. Eğer kusur olamasa, bir şey eksik kalır fakat bir çok şey olmalıdır, gözlerimiz ve kulaklarımız açık olduğu sürece görecek çok şeyimiz olsun diye."

*** "Ruh büyükse, her zahmete değerdir."


Pelin Buzluk - En Eski Yüz 
"Kolum fena sancıyordu. Başım sesli sesli çatlıyordu içeriden. Gülünesi bir biçimde kulağımda "yaram sızlar, ağrır başım..." diye bir türkü çalınmaya başladı. Ve gözümde, ayna karşısında solfejle bu türküyü çalışan biri canlandı. Belki eskiden gördüğüm bir rüyaydı. Ya da tanık olduğum zaman değerini bilemediğim bir anıydı."

"Bana birşey sormadı."Biri gelmez yaralar, biri gelir yaralar. Biri de sade kabuğu kavlamaya gelir. Bunlar dörde ayrılır," dedi. "Dördüncü ne yapar?" diye sormadim...."



Ferit Edgü - Doğu Öyküleri
Yorum:  Evet yukarıda görsellerini gördüğünüz kitaptır kendisi.. çok akıcı, kısa ama öz bir kitap...
syf.49 da yazarın paylaşmış olduğu gibi benim de bazen bana çağrışım yapan kelimeler gelir aklıma ..dizi dizi... Yukarıda o yazdıkça sanki yazarın yaşadığı yılların film şeridi geldi gözümün önüne :)

"Siz ne biçim insanlarsınız dedim, birbirinizi öldürmeden yaşayamıyor musunuz?"

"Yıkılmış köy. Öldürülmüş insanlar, atlar, köpekler.
- Bunlar Tanrı'dan korkmaz mı? diye bağırdım.
Bekledim.
Sesimin yankısı yok.
-Burası ne biçim bir yer Tanrım! diye ekledim.
-Tanrı'nın bu dağ başında işi ne? diye yanıtladı yanımdaki adını bilmediğim köylü. Biz burada işimizi kendi aramızda görüyoruz.
Sustuk.
Sonra uzaktan bir köpek havladı."

** Ferit Edgü'ye ait -İşte Deniz, Maria- isimli kitabını da okudum. Açıkçası hiç not almamışım. Doğu Öyküleri kitabı daha akıcı ve okumaktan keyif aldığım bir kitap oldu...(Çok havalı açıkladım yahu:)



** Anayurt Oteli - Yusuf Atılgan (Alın-Okuyun-Okutturun) o derece...
** Oyunbaz'a yeni başladım devamı henüz gelmedi şu içimi kasıp kavuran kitaplardan dolayı:) Aslında üzerine polisiye iyi gidicek. Ki polisiye tarzını çok severim...


**Son kitap aslında beğenmediğim bir kitap oldu. Ya böyle de söylememek lazım tabi..Kitaplar çoğu insanın kendinden illa bir şeyler bulacağı yapıtlardır neticede. İyisi-kötüsü olmaz tabi... Ama beni bu kitap boğdu yahu... Ne kadar süre gitti geldi bilemezsiniz...Kendini yiyen bitiren yazar kişisi beni de yedi bitirdi... Belki sırf bu yüzden iyi bir kitaptır dimi? İnternet yorumlarında tonlarca şey yazılmış peehhh...Neyse...

Not: Kitaplarıma fon yaptığım tatlı not defterim : Nezih Kitapevi'nden..(bayıldım)
        Benim küçük defterlerimi koyduğum orta boy çanta/kalemlik tarzında çanta ise Penzz Shop'tan.         Üzerinde "I want a ticket to anywhere" yazıyor... Tee Allaaam...:) Çok tatlı bişey...

Bol bol okuyun, bol bol hayal kurun diye...
Sevgiler.